Dostlara...

Dostlar hayatı çekilir hale getiren varlıklar. Yokluklarını, eksikliklerini tamamlamak imkansız. Kendini maskesiz, tüm benliğinle açmadan dost olunmuyor. Bir kere açtın mı gönlünü, o kanaldan sevgi doldu mu hücrelerine tekrar o kanalı iptal de edemiyor insan. Sanki beslenme kanallarından birini kaybediyorsun yaşamda. Yanında yoldaşın, arkana taşın oluyor dost. Seni en çok seven, en çok kırabilen oluyor bazen. En derin yaralarını bir tek can dostun açabiliyor; çünkü onun yanında hiç zırhlanmıyor kalbin. Zırhın olmayınca beklemeyince ondan darbe, kanatıveriyor her yerini. Şaşkın bakakalıyorsun, ama yine de dostumdur diyorsun. Elindeki silahların bazen senin en derin yaralarını kapatan merhemler olduğunu hatırlayıp, yanağından süzülen kanayan yaşlarla gülümseyiveriyorsun ona yine de… Arada bir olur; sevgi de acıtır kimi zaman. ‘’Bir tokata sarımsak tarlasını satmam; diyorsun.’’ Öfkelenmiyorsun ki zaten. Kırılıyorsun,acıyorsun, kanıyorsun sadece…

Bir de gönlün diyor ki; her şey tamam da canımın içi, dostum, arkama daşım, yoldaşım, ne olur bir daha acıtma beni. Koltuk değneğim, desteğimsinsin. Bulutlu günlerde gülümseten güneş, karanlık gecelerde ay ışığı oldun bana. Soğukta ısındım, sıcakta içimi serinlettin; ama ben de tüm içtenliğimle gönlümü açtım; ayna olduk birbirimize. Beraber düştük, kalktık, beraber ağladık, güldük, dövüştük. Ben de hiç yalnız bırakmadım seni. Ben de kimi zaman acıttım belki seni… ben de yaraladım, kanattım belki. Bildim ki şimdi düşman elindense dost elinden gelen yaranın acısı beter oluyor. Dost gülümsemeden kapanmıyor yara; kapanmıyor işte…

1 Yorum:

özii | 14 Aralık 2008 18:12

Ne kadar güzel ifade etmişsiniz.

Bilirim dost acısını , hakkaten dayanılmaz bir acıdır. İnsan düşmanı bile tercih eder.

Blog Listem